Bu Blog İçin!

Bugün arşiv niteliğinde bir belge oluşturayım dedim. Size bu blog'un nasıl ortaya çıktığını “ilahi bakış açısı” ile anlatayım; ister misiniz?
Cevabınız “evet” ise okumaya gönül rahatlığıyla devam edebilirsiniz....
Ama “hayır” cevabına da hazırlıklıyım, onu da düşündüm. Sadece birazcık beklemeniz gerekecek.
---
Başlangıçta her şey gaz ve toz bulutuydu... Yok, tamam. O kadar geri gitmeyelim.
Herbiri birbirinden “cool” üç insan kaderin bir oyunu olarak bir araya geldiler. Bir masanın etrafına oturup “sütlü kahve, ice tea şeftali ve limonlu soda” söylediler. O zamanlar limonlu soda'nın böylesi bir anlamı yoktu tabi...
Bir gün içlerinden biri; “blog mu açsak hacılar?” diye sordu. Bu fikir aynı anda gözlerinin parlamasını sağlamıştı.
Aradan günler, haftalar geçti. Bu üç genç fazlasıyla “üretim sancısı” çekiyordu. “Nasıl yapsak? Adını ne koysak? İçerik nasıl olsa?” gibi çokça soruyla boğuştular. Geceli gündüzlü toplantılar yaptılar.
2011 Temmuz ayında iyice hissedilen yüksek sıcaklık ve nem, onları soğuk bir şeyler içmeye sürüklüyordu. Evde, yolda, sokakta limonlu soda ile serinliyor, rahatlıyorlardı. Limonlu soda, limonlu soda... Evreka! Blog'un adını bulmuşlardı.
Hemen Facebook ve Twitter'da birer sayfa açtılar. Bu işler böyle yürüyordu ve bu ekip bunun farkındaydı.
Tahmin ettiğinizden daha sık “toplantı” yapıyorlardı. Şekillendirmeye başladıkları bu alan onlara sımsıcak bir ev, yuva olacaktı. Gönüllerince yazıp çizecek, limonlu soda ferahlığını siteye yansıtacaklardı.
Uygun temayı bulduklarında hepsinin yüzü gülüyordu.
Foo hemen işe koyuldu. Gizemli kod dünyasına hakim olması onu güçlü kılıyordu. Tembelhayvan görsellik konusuna yoğunlaştı. Slider'ı adam etmek onun işiydi, ve bunu başaracağından kimsenin şüphesi yoktu. Beriki o sıralarda “adamsınız, aslansınız, kaplansınız...” şeklinde gaz veriyordu. Öyle bakmayın, gaz da önemlidir yani.
Derken, bir gece vakti halka arz ettiler limonlu sodayı.
Yorgun, mutlu ve gururluydular...
---
Teşbihi, mübalağası bol; türlü türlü edebi sanatların kendine yer bulduğu bir hikayeydi bu da böyle.
Nihayetinde gökten üç elma düştü. Ama biz onları yemeyip, limonlu soda içmeye devam ettik.
He, “hayır” cevabı verenler... Tamam, dağılabilirsiniz.
dipnot 1: fotoğrafı da kendi ellerimle çektim yani, herkes bilsin.
dipnot 2: çokça ürünün reklamı yaptım, farkındayım.
Paylaş :








