Götü boklu medeniyet


Hej från Sverige! | İsveç'ten merhaba!


Geleli iki haftayı geçti, artık bir yazı yazmanın vakti gelmiştir diye düşünüyorum ama yazıya nasıl gireceğimi bilememekle birlikte bir yerden girmem gerektiğini biliyorum.

En baştan başlayalım, Türkiye'den kalkan uçağımız Kopenhag'a indi ondan sonra iki saat valiz gelmedi, bekle babam bekle derken Växjö'ye giden treni kaçırdık. İyi ki tren biletimizi internetten almamışız. Sözde 25 yıldır ilk defa böyle bir bagaj gecikmesi yaşanıyormuş, medeniyetine sıçtığım... Bu arada numara alıp yarım saat sıra bekledikten sonra burası doğru sıra değil siz şuradaki sıraya girin denilen ve o ikinci sırada da on dakika beklediğimiz danışma ofisi de medeniyette bir yer kabul ediliyor. Bu arada Pegasus'la birlikte Vodafone'un da ebesini çok güzel andım Danimarka'ya inince. Telefonu iki kere roaming'e açtırmama rağmen çalışmıyor arkadaş, ne Danimarka'da ne de İsveç'te. Her neyse tam iki saat sonra 32 kg valiz, 15 kg backpack 8 kilo da bilgisayar çantasıyla toplamda 55 kg bagajımla atladık trene. Atladık atlamasına ama bu sefer trenden inenler küfrediyor önce biz inseydik de siz binseydiniz gibi mırıldanıyor. Medeniyetine sıçtıklarım yükümü görmüyor musunuz ben bunlarla treni kaçırsam nasıl gidicem götler, siz inemeseniz bi durak sonra inersiniz geri dönen trene binersiniz lan niye atar yapıyosunuz kitapsızlar dedim. Bunları ingilizce söyleyince biraz daha yalın oluyor tabi. Her neyse Växjö'ye gelince bizi bir güzel karşıladılar ki günün tüm cenabetliğini unutturdu bize. Transporter'lar vızır vızır milletin eşyasını falan alıp okula götürüyordu, biz de atladık birine K binasına getirdiler bizi ve hoşgeldiniz toplantısı yaptılar. Bir sürü doküman verdiler okunmalık, okulun haritası yurdun anahtarı falan derken toplantı bitti bu sefer yurtlara taşıdılar bizi. Odama geldim, valizleri açtım, dolaplara yerleştirdim herşeyi ayarladım artık, insani ihtiyaçlara sıra geldi, dur lan buranın suyuna iyi dedilerdi bi su içem bakam dedim musluktan ki bildiğin membaa suyu gibi gayet iyiydi. Güzel dedim en azından suyu bedavaya getirebileceğiz. Sonra tuvalete girdim ve amaaaaan tanroooooooaaaaaaaıııııım! diyerek tepkimi dile getirdim. Taharet musluğu yok lan dedim ilk olarak. Sonrasında bunun sadece benim problemim olmadığını, tüm binanın, tüm kampüsün, tüm şehrin, tüm ülkenin problemi olduğunu ama aslında onların problemi olmadığını idrak edecektim ve hemen akabinde aklıma gelen cümle "Vay be, götü boklu medeniyet resmen burası!" olacaktı...





Paylaş :

Tweet This ! Share On Facebook ! Share On LinkedIn ! Post To Blogger ! Share On Friend Feed ! Share On MySpace ! Share On Yahoo Buzz ! Share On Google Reader ! Blog Feed !